Hi everyone!
My name is Büşra and I'm studying Cartoon Making-Animation! I want to be a animation director!
I am going to go JAPAN after 2 years can you believe that !!
Yoroshiku! kiwotsukete!
Here is the link for my deviantArt page :
http://yontac.deviantart.com/
And here is a link for my tumblr page:
http://basrablog.tumblr.com/
ace from one piece
All Comments (25) Comments
Ne zaman çıkar belli değil mi?
markalı boyaların cok pahalı oldugunu duymustum ama kalemlerın de o kdr olduugnu bılmıodum.
ben en son gatsby ızledım :D sonra abd dızılerıne gectım. walking dead'de guncele geldım. sımdıyse fringe ızlıyoruz nılle beraber. bi yandan vampire diaries'a baslıycam. hep manga okuyorum bu aralar.
bı sonrakı ızleyecegım fılm sınemada 300sparta olacak evde de blue is the warmest color olacak ama o fılm hem uzun hem yuri oldugu için evi tenha buldugum bı anda ızlıycem hahah çok heycanlıyım o fılm ıcın cunku cok sevıyorum lez, gay temalı guzel fılm ızlemeyı. güzel mangalar var ama güzel filmler pek yok hatta hiç yok. güzel olup da sevdıklerım de asya yapımı fılmler sadece. onlar da toplasan 6 tane fln.
bunu izlemeni ve hachiman ile tanışmanı öneririm. kitiara, hachiman karakterine yolu açanın araragi olduğunu söylemişti bence tespitinde doğruluk payı olabilir ama araragi olay adamı iken hachiman durum adamı olduğundan hachiman'ı dinlemek bana inanılmaz keyif verdi. köşeye çekilip insanları inceleyip dünyanın düzenini anlamış ve pes etmiş insan hachiman hahah
araragi'nin olayı daha ziyade feci laf kalabalığı yapıp izleyeni mal etmek xD
kızların başına belayı o mu açıyordu? benim aklımda kurtarıcı olarak kaldı. yalnız ben bunu bakemono 2.sezonda çok daha net fark ettim ki kesinlikle ataerkil bi anime kadınlarınnı tüm orijinalliğine rağmen. hatta bakemono 2.sezonun ilk arc'ı hakaret gibiydi sanki. tamam araragi hep kurtarıcıydı ama zaten erkeklerin hep kurtarıcı olmasından mıdır nedir yadırgamamıştım. ama 2.sezon ilk arc'da cidden rahatsız oldum onun animeye girişinden. neyse izlemek istersen anlarsın zaten demek istediğimi. ama iyi ki böyle bir anime var diğer taraftan :D
tamam bekliyorum :D
ben de bugün fringe'e başladım ve great gatsby'yi izledim. beklediğim gibiydi ne diyim
http://www.dr.com.tr/Kataloglar_/Turk-Filmlerinde-inanilmaz-fiyatlar-devam-ediyor/786/0
ben birkaç film aldım bu kampanyadan. ama artık bluray dönemi eğer çıkacaksa bluray olarak çıksın türk filmleri ve ekstraları da bol olsun. bence bluray görüntü kalitesi kadar ekstra da demek. zaten mö çekilmiş filmleri de tutup şimdiki filmler gibi 1080p sunamazsın. ekstraya para veriyorum ben filmin kendisinden ziyade aslında. filmi zaten indirip izleyebiliyorsun. yönetmenleri, oyuncuları dinlemek hoşuma gidiyor. dertleri neymiş, neler yaşamışlar. gemide'nin de röportaj içeriği vardı yanlış hatırlamıyorsam. o filmle ilgili en aklımda kalan sahne erkan can şişman sağ koluyla kavga ettiğinde buradan gitsen nereye gideceksin senin sözün burada geçer dışarıda kimse dinlemez seni dediği yerdi. nedense içimi büktü o sahne. doğru olduğu için muhtemelen.
benim şaşırtıcı bulduğum zaten martin scorsese'nin bunu hazırlaması değil. onu şaşırtıcı bulmak aklıma bile gelmedi hatta :D benim kızdığım adam her şeyi hazırlamış bi zahmet ülkene getiri ver O_o alıp o bluray'i buradaki raflara koyacaklar ya alttarafı. o kadar abidik gubidik film var. çevirmeye bile gerek yok. ekstralara altyazı hazırlasalar yeter. zaten pek çok filmde hatalı çeviri görüyorum altyazıda. dp'den altyazı indireceğim zaman dvdrip yazanı değil de oradaki herhangi bi üyenin kendi çevirdiğini indiriyorum yav hele o film isimleri O_o bir filmin ismini kafana göre değiştirmek fikri hangi sanat severden çıktı merak ediyorum
bu dediğim yönetmenin farklı bir tarzı var ama başyapıt veya çok ahım şahım bir şey bekleme. yine de farklı bir şey izlemen açısından kazanç olur. meganebu'yu salla yalnız tv serisi o. ama galiba benim favorim robotica robotics :D
http://myanimelist.net/anime/12137/Robotica_*_Robotics
http://myanimelist.net/people/13949/Yamamoto_Soubi
ama amatörlere şans verilsin veya verilmesin önemli olan yaratıcılığı kısıtlamamak bence. bunu çok yapıyorlar. o yüzden her şey orijinal görünümde olup da fos çıkıyor.
ben halk şöyle halk böyle laflarını kullansam da aslında bu tarz şeylere katılmam. toplum nasıl bi toplum olursa olsun eğer özgür bırakılırsa birbirinden farklı çok yaratıcı şeyler illa ki çıkacaktır. ancak bu yaratıcılık para gerektiriyor o noktada türk sineması ile ilgili tespitini çok yerinde buluyorum. sanat filmleri yapıyorlar burnu büyükler falan diye eleştiriyor halk ama başka bir yol yok. büyük bütçeli filmler gerçekten çok kötü oluyor. animasyonlar yapılmaya başlandı ama bu animasyonun destekçisi cemaat olunca ortaya komik şeyler çıkıyor. hiç yapılmasın daha iyi. zaten bu ülkede iyi bir yönetmen olmak da kolay bir şey değil. bu ülkede iyi bir "şey" olmak kolay değil zaten.
"kürt yönetmenlerin bu toprakların kültürü yerine kürt direnişini anlatması- jin gibi-... "
bu da harika bir tespit olmuş. kesinlikle bunun neresi kötü demicem gerizekalı olmam lazım öyle bir soru sormam için. çok büyük bir kayıp bu. hem yerinde saymasını sağlıyor dediğin gibi hem de ülkendeki insanlardan hiç de az olmayan bir kısım bilinçli olarak ortak kültüre katkıda bulunmayı reddediyor ve özgür düşünemeyecek kadar belli şeylere saplanıp kalıyor. diğer taraftan bu insanlar sürekli olumlu eleştiriler alıyorlar çünkü ötekinin yanında olma kaygısı var kendini aydın gören insanlarda. bu şekilde aydınlıklarını kanıtlıyorlar veya tersini söylerlerse yobazlıkla suçlanıyorlar. eşcinsel bi insanla alınganlığı yüzünden rahat konuşamaman gibi bi durum. insanların kendi haline bırakıldığı, siyasetçilerin bireyselliğe saygı duyduğu bir dünya düşünüyorum da ne kadar huzurlu ve yaratıcı bir ortam olurdu.
bu ülkede çizgiromanlar bu fiyata satılıyorken ister yerli ister yabancı zaten tutmaz. baştan kaybediyor. hocalardan Atatürk'ün fikir yapısıyla ilgili ufak tefek bilgiler öğreniyorum bazen, bilgi ufak tefek ama adamın dehası karşısında ağzın açık kalıyor. her şeyi düşünmüş sanki. ankaradaki o binaların yeri ve mimarisinden tut diğer devletlerle olan yazışmalara hatta türkiyenin ve partinin ismine kadar. ya o kadar yanlış şeyler öğretiliyor ki okulda. anasının babasının adının her sene tekrar tekrar üstünden geçmek yerine kafasına girebilsek keşke. bak bu cümleyi kurunca basit ve klişe gelecek ama durum bu ve çok korkunç bir durum: bu ülkedeki her şey yanlış. bir şeyin düzelmesi için diğer şeylerin de düzeltilmesi gerekir. örneğin eğitimden verim almak istiyorsan üniversitede öğrencilerin tamamı yurtta kalmalı. o zaman da yeterli sayıda yurt olmalı ve odalar en fazla 2 kişilik olmalı, bakımları sağlanmalı, personel bilinçli olmalı. e bunun için bütçe ayırman lazım o zaman ekonomi baştan gözden geçirilmeli ve eğitimde boşa giden paranın önüne geçilmeli önce. ya bu sadece ufak bir nokta. e iyi de her şey yanlışsa nasıl 1 şeyi düzeltebilirsin ki?
bak sen film yapmaktan bahsediyorsun. film yapmayı bir kenara bırak önceden yapılmış filmlere bakalım. hababam sınıfının dvd'si yok. ya bunun var ya eşi benzeri yoktur dünyada. bir ülkenin kendi bünyesinden böyle bir klasik çıkarması ve bunun ortada olmaması, bunun bir örneği daha olamaz. hatta şöyle olurdu, o ülke giderdi bu klasiği başka ülkelere allandıra pullandıra yedirirdi. o klasik amerikada olsun var ya offf bütün dünya repliklerini ezbere bilirdi. veya tosun paşa yok veya arabesk yok, sevmek zamanı yok veya daha trajikomiğini söyleyim. martin scorsese bi seçki yaptı bu seçkinin içinde susuz yaz da var. şu an Amerika'da martin scorsese'nin tanıtımı ile geniş ekstralara sahip blu ray olarak piyasada susuz yaz
http://twicsy.com/i/couj9d
bil bakalım türkiyede var mı :D
beğendiğin türk filmleri neler?
aslında shingeki de tamamen boş sayılmazdı. çok farklı olmasa da cesur bir alt metni vardı ve makyavelistti sanki. jump'a uygun bulunmamasına şaşmamalı tam tersini söylüyordu oradakilerin. shingekinin zayıf yanı kurgusuydu bence veya hayal gücü yoksunluğu mu desem? tüm anime boyunca bütün olaylar başlangıçta oldu sanki ve sonra her şey olağandı ama animenin ortamı ve arkaplanı ve görselliği o kadar görkemliydi ki durgunluk yansımadı izleyene. başka bir anime olsa çoğu kişi bu animede hiçbir şey olmuyor diye droplardı bence :D özellikle tek bir bölümün bile gereksiz olmadığı fma ile kıyaslayınca demek istediğim daha iyi anlaşılıyor.
benim shoujoları sevmeyişimin sebebi 1- sıradanlıkları 2- karakterlerin aşık olması için ortada hiçbir sebebin olmaması. cidden hiçbir shoujoda aşık olan karakterlerin birbirlerine aşık olması için bi sebep görmedim. şu dediğime katılacağını düşünüyorum, animelerde karakter yaratmada problem yok gerçekten çok enteresan karakterler yaratıyorlar ama karakterler arası ilişki olduğunda çok çok çok inanılmaz başarısız bir sektör. bu konuda başarılı bir anime şu an aklıma gelmiyor bile. animeler (belki de Japonlar? ) zekadan manyak gibi kaçıyorlar. zeki karakterlere bakıyorsun aslında zekadan çok ayaklı kütüphane gibiler. ezberleyip ezberleyip konuşuyorlar. shoujolarda mesela 2 sevgilinin oturup adam gibi bir sohbet ettiği görülmemiş bir şey. ne ortak ilgi alanları ne birbirlerine zihnen saygı duymaları için bi sebep var. geçen hafta galiba 2 yıldan beri ilk kez bi japon dizisi izledim. ilk bölüm enteresandı, oyunculuklar facia her zamanki gibi, evlilikle alakalıydı ve fikirler, replikler bana çok uyuyordu. 3 ana karakter vardı şirket sahibi evlilikten kaçıyor çünkü yalnız kalmak istiyor, onun kardeşi boşanma ile uğraşıyor, bir de kızımız var sevgilisinden harika bir evlilik teklifi alıyor. konuşma aşağı yukarı şöyleydi (arabadalar)
sonra 2.bölümle birlikte karakterler arası ilişkiler başladı ve dizi direkt battı. diğer japon dizileri gibi son derece basit, milyonlarcasının aynısı ve aptalca bir hale geldi.
işte bu başarısızlık yüzünden sadece aşkı anlatan shoujoları sevmemek normal. nana da josei zaten shoujo değil. ve şu animeye bakmalısın kesinlikle
http://myanimelist.net/anime/1698/Nodame_Cantabile/stats
iyilerin sıkıcı olduğuna kesinlikle katılıyorum :D
ahaha yusufun malikanesi xD şu an gözümde bocchama tipinde bi yusuf belirdi aniden ve.... üstünde parlament mavisi eşofmanı ahahahha çek çek görmek istiyorum!!!! xD
shingeki'nin en güzel yanı kesinlikle mekanizmalardı. kıyafetleri de buna dahil edebiliriz. açılışta o takla atan adam favori sahnemdi mesela :D
kağıda çizdiklerini tablette çizdiklerinden daha çok merak ediyorum aslında. bilgisayara yüklediysen gösterebilir misin?
darker than black izleyeli yıllar oluyor ama severdim. o tarz ağır seriler pek bulunmuyor artık. animelerin vıcığı çıktı. yalnız şeyi hiç unutmam ilk sezonun giriş şarkısının ilk saniyeleri feci karizmatik gelirdi bana. o an elime silah versen çekip seni öldürebilirdim yani ama sonra hıçkıra hıçkıra bir şeyler diyen bi adam gelip o karizmanın içine ederdi. zaten animenin ismi bile çok artiz ya. shounenler havalı olucam diye uğraşsın dursun daha.
aynı seyı nıl de sormus ama sen neyle cızdın bunları?
hmm okul... çok nostaljik geliyor bu kelime bana xD yusuftan büyüğüm, nille yaşıtız. yaşım 23 benim. 2012 de bitirdim okulu :D tatil fln olsa keşke... ölene kdr üni okuyabılırım :'D şu an kpss derdiyle ugrasıyorum. atama fln... iğrenç bi durum.
aynen yaaa çok etkilendim ben izlerken. aslında bılındık sıradan bı konu ama o kadar lirikti ki acaip etkilendim.
shingekiyi nasıl buldun :D
bi resim çizmeden önce ne yapıyorsun? neyi nasıl çizeceğine falan nasıl karar veriyorsun mesela?
çok soru oldu ama hepsini de merak ediyorum :D
bu arada beğendiğin veya üstünde konuşmak istediğin bi film, kitap, anime vb. olursa her zaman bana yazabilirsin. okumaktan ve konuşmaktan çok keyif aldığım konulardır